Onlar başlangıçta demiryolu çocukları değillerdi. Hatta hayvanat bahçesine ya da Madame Tussaud Müzesi'ne gittikleri günler dışında, demiryolunu akıllarına bile getirdiklerini sanmam. Anne babalarıyla banliyöde oturan sıradan çocuklardı işte. Kırmızı tuğladan yapılmış evlerinin ön kapısı camlı, koridoru parke döşeliydi. Banyolarında sıcak ve soğuk su tesisatı vardı. Elektrikli zili, Fransız usulü pencereleri ve beyaza boyalı duvarlarıyla emlak komisyoncularının "modern" sıfatıyla nitelendirecekleri bir evdi bu.
Üç kardeştiler. Roberta en büyükleriydi. Anneler genellikle çocukları arasında seçim yapamazlar, ama onların annesinin gözdesi kim diye sorulsaydı cevap Roberta olabilirdi. Sonra büyüdüğü zaman mühendis olmak isteyen Peter vardı. En küçükleri ise Phyllis'ti.
Bu kitaba yorum yapabilmek için lütfen giriş yapın.
Giriş Yap